Perşembe, Aralık 29, 2011

Miles Kane; Bir Efsane Doğuyor


Daha fazla sessiz kalamadım. Aslında çok da fazla sessiz kaldığımı söyleyemem Miles Kane hakkında. Son 4-5 aydır en çok dinlediğim, çaldığım, önerdiğim adam. Bir konserini atlattık İstanbul'da. 2 gece üst üste Brett Anderson dinledikten hemen sonraki gün. Evet o günün 1-2 haftasına kadar önce bu küçük büyük adamı doğru düzgün tanımıyordum. Brett'i bile umursamamama neden olacak kadar etkiledi beni evet -ki bilirsiniz bunu bana yapmak zordur. The Last Shadow Puppets'da Alex'le çalan çocuktu sadece. Ama bir konser nelere kadir işte. Sıkı çalışma günlerinde ofise giderken ve ofisten dönerken Miles Kane'in gitarlarını, eski grubu The Rascals'ı dinlemeyi beklerken inanın günün her saniyesi daha çabuk geçti. Bir süre sonra ıslıkla da çalabiliyorsunuz. Evet daha önce Radiohead, Bernard Butler ve Jeff Buckley'den beri hiçbir grup/kişi için bu şekilde bir düşüncem olmamıştı(Blackbud ve Arctic Monkeys'i de yazmamak için zor tuttum kendimi). The Rascals albümü Rascalize'ı solo albümü Colour Of The Trap'ten daha fazla sevdiğimi belirtmek isterim ama. Son günlerde sağda solda bir sürü 2011'in en iyi albümü, en iyi konseri anketleri falan görüyorum, benim için yılın konseri Otto Santral'deki Miles Kane konseri ve yılın albümü de 2008'de yayınlanan The Rascals - Rascalize albümüdür. İlgililere duyurulur.

Bu arada "Inhaler" ve "Suede - Painted People" birbirini ne güzel devam ettiriyorlar öyle. Ayrıca "A Girl Like You"u çalmak nereden de gelmiş Miles'ın aklına? Come Closer'ın 8. ve Bernard Butler - Friends and Lovers'ın 20.saniyesindeki "ehhh"leri!!! ikisi de albümlerinin 1.şarkısı! Ne demeye çalışıyorsun serdar açık konuş.