yeni melek'teki konserdeydim. güzel şeyler oldu o gece. kaçıranlar bişeyler kaçırdıklarının farkındadırlar elbette. bakın bence neleri kaçırdılar:
kafabindünya
istanbul'lular gayet iyi bilirler aslında onları. post rock, experimental grubumuz kafabindünya saat 10 sularında sahneye çıktı. pek fazla kalabalık değildi salon ama neler kaçırdıklarını bilmiyorlar. 11 kasım gecesi peyote'deler. hala dinlemeyen varsa bugüne kadar neler kaçırdıklarını görebilirler. söyleyecek fazla birşeyim yok onlarla ilgili. çok güzel bir başlangıçtı gece için.
replikas
şeyy nasıl söylesem bilmiyorum ki. replikas'ın en gereksiz gruplardan olduğunu düşünüyordum hep. rock'n coke 2005 performanslarını izlemiştim ve hiç beğenmemiştim. sanırım haklıymışım. film müziği yapmaya devam etsinler. ama bence sadece öyle yapsınlar. çok sıkıldım çok. susayım ben. hiç yazasım yok nedense.
mogwai
herşey güzel başladı. önlerdeydim. 2ye 2lik bir abi vardı önümde ama çok da kapatmadı görüş açımı. memnundum. sahneye izleyici yaklaştırmama görevi almış korumalar. fakat şarkı listesinin fotoğrafını çekmeme izin verdiler neyse ki. sonra beyler sahneye geldiler ve gitarlara sarıldılar hemen. shoegazer olmak kolay iş değil. sanki biz orada değilmişiz gibi davrandılar (bir süreliğine). gitaristlerinin (sanırım adı Barry Burns olan o) giydiği arab strap tişörtü hemen dikkat çekti tabi.başka şeyler de var hemen dikkatimi çeken aslında. baterideki yeşil-beyaz celtic(glasgow takımı olur kendisi) atkısı, klavyedeki oyuncak bebek kafası, grup üyelerinin miller organizasyonunda sahnede efes bira içmeleri ve tonmaister dede. özellikle dede pek bir eğleniyordu.
enstrümantel müzik yapan grupların konserleri için hep acaba albümdeki gibi çalabilecekler mi endişesi olur ama mogwai bu durumu aşmış. şarkıların patlama anları kulak zarlarını zorluyor belki fakat kulak zarının zorlanmasının keyfi de bir başka güzel tabi ki. aslında konser sırasında şöyle bir düşüncem vardı; burada öleceksem eğer; kalabalıktan ölmem, sahne dumanı kokusuz ama bronşit şoku diye birşey varsa bundan ölebilirim belki, hiçbiri olmazsa yüksek sesten ölebilirim ama ama bundan memnun kalırdım sanırım. ölmedim. ışık şovları için organizasyon yetkililerine teşekkür etmek gerekli ama hiçbirinin bunu okuyacağını sanmıyorum. o yüzden gerek yok.
mogwai aslında biz orada yokmuşuz gibi davrandı fakat bu sadece muhabbet açısından böyleydi. grubun poz vermeyi çok sevdiği izlenimi edindim. çoğu şarkıda -özellikle patlama anları öncesinde, "hazır olun, geliyor" duruşları vardı bütün üyelerde. yalnız asla beşini birden tek fotoğraf karesine sıkıştıramadım, ona yanıyorum. bislerinde helicon 1 ve we're no here çalarak sahneden bence oldukça gereksiz ses kalabalığıyla ayrıldılar.
vokalleri yapan gitarist klavyeci Stuart Braithwaite'in sesini pek duyamadığımı ve iki elektrogitaristin de harika olduğunu söyleyip bitireyim.
1 yorum:
ben sevdim ya sondaki gürültü ve ışık atraksiyonlarını. ayrıca yanlış görmediysem adını bilmediğim şapkalı gitaristin taktığı ultimate ears ue10 kulaklarında kaldı gözüm benim.
Yorum Gönder