konser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
konser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar, Ekim 17, 2010

Gece - 15 Ekim Bronx

Gece'yi daha önce Rock'n Coke'ta izlemiştim sadece. Güzeldi. Kısa bir performanstı festival mantığı dahilinde. Zaman kısıtlı olduğunda hem seyirci hem de grup daha bir heyecanlı oluyor muhtemelen, hadi eğlenelim zamanımız az. Ama bar konserlerinde gece sizin, buyurun gösterin gücünüzü. Şimdi şuradan başlayayım ki Bronx'ta bir tuhaflık var ama ne olduğunu henüz anlayamadım. Aslında sahnenin önünün dar olmasıymış gibi geliyor ama emin değilim neyse. Ses düzeni mi kötüdür nedir bilemedim. Gece'nin sahnesi vasattı malesef. Ama seyirciden kaynaklı olması da çok muhtemel. Ben şarkıların hepsini söyleyen kimseleri görmedim -ki dengi grupların konserlerinde böyle bir "sorun" olmuyor. Grubun canlanmasına engel olan durumun bu olduğunu düşündüm konser boyunca. Sonra da bunun grubun bir strateji hatasından dolayı olduğunu düşündüm. Her ne kadar sahne performansın muhteşem de olsa, konser sayın azsa eğer kulaktan kulağa "Gece'nin sahnesi çok iyiymiş" söylemlerinin artma ihtimali olmaz. Herhangi bir grubun konser sayısının artması da İstanbul için pek mümkün değil ama. Bu konuda da acaip bir sıkıntı var İstanbul'da. Bunu daha sonra anlatırım. Strokes coverlamaları çok hoşuma gitti, konser biraz daha uzun sürseydi daha bir hoş olabilirdi, eski türkçe şarkıları yeniden ısıtıp bize sunan her gruba kızıyorum. Ama bir de şu açıdan bakalım ki oradan çıkıp Peyote'de Replikas konserine gittim, çok çok çok büyük bir kalabalık vardı, herkes şarkıları bağıra çağıra söylüyordu, ama 5dk bile dayanamadım. Bu kadar yeter sanırım.
Fotoğraf çekmedim nedense pardon. Ay bi de şey, Koray Candemir ayağıma tekme attı. Bu kadar.

Cumartesi, Temmuz 24, 2010

i'm back to save the universe

İnsanda iştah kalmıyor. Bunca zaman neler yaptık? Bi halt yapmadık.

Baştan başlayalım, ben Metallica seyrettim. Ben de şaşırdım evet. Tam düşündüğüm gibi iğrençti. Kokuyordu. Ama herhalde bu kadar kalabalığı da biraz zor görürüm. Aman görmeyeyim.
Ama bunu hep göreyim; Massive Attack. Bir şehirde Massive Attack konseri varsa, o anda şehrin başka bir yerine giden bir insan salaktır. 3.defa izledim ben ve böyle birşey görmedim. Bu konserde Mezzanine'den baya çok şarkı da çaldılar. Kuruçeşme'nin atmosferi hakikaten çok güzel oluyor, onunla da birleşince muhteşem bir konser oldu yine. Ama şu Dobro nasıl bir efsane olarak kaldı içimde. Yok çalmadılar yine. Bi de yeni şarkıları benimseyemedim ben. Olmadı. Ne bileyim mesela Atlas Air çalacaklarına son olarak Group Four çalsalardı. Neyse.

Sonra çok güzel bişey oldu. John Zorn, Masada'sıyla beraber geldi. Eminönü'nde deniz kenarında Galata Köprüsü, Galata Kulesi ve boğaz manzaralı bir konser verdiler. John Zorn amcanın Naked City hadisesi daha bir ilginç geliyor bana ama tabi bundan Masada konserinin kötü olacağı düşüncesini çıkarmak saçmalık olur. Yani bu adamları aslında sadece görmek bile yeter bence. Mark Ribot gitar çaldı ve dinledik, daha ne istersin. Evet. Yer yer sıkıldım arkadaşım. Onun yolunu yapmaya çalışıyorum bir saattir. Seyirciye de kızdım da birazcık. Ben bu konserden çok şey bekliyordum. Yetmedi bana. Of aman neyse.

Darısı 20 Eylül'e, muhteşem Tindersticks konserine.

Son olarak; Bana bidaha Yann Tiersen diyeni döverim.

Çarşamba, Nisan 07, 2010

Ceketimi giymeyi unutmuşum

Son zamanlarda canım hiçbirşey yapmak istemiyor. Dinlediğim albümleri yazmak istemiyorum, konserler de hoşuma gitmiyor zaten. Kayda değer şeyler şöyle;

"Julian Plenti is... Skyscraper" albümünü dinledim. Hiç hoşuma gitmedi. Zaten Interpol'ü niye bu kadar büyüttüler anlamıyorum. 3-4 şarkı dışında bişey bulamıyorum. Paul Banks da solo albümünde pek farklı bişeyler yapmamış işte. Sadece adı solo albüm. Ne bileyim o kadar da dikkatli dinlemedim ayrıca. peh..

Massive Attack'in Haligoland'inden de beklediğimi bulamadım. Damon Albarn'lı Saturday Come Slow'a taş atıcam burada da. Sesi mi yetmemiş ne şaştım kaldım. Albüm bütün halinde bir eksiklik halinde gibi zaten. Senelerdir buna mı uğraştınız diyesim geliyor. Neyse yazın konsere geliyorlarmış. Affettim.

Birkaç tane de canlı performans izledim. Oracles Always Lie'ı Peyote'de izledim 27 Mart gecesi ama umduğumu bulamadım. İyi bir davulcuları var ama post-rock yapan gruplardan daha yaratıcı şeyler bekliyorum ben. Aynı gece hemen arkalarından One Hour Before The Trip çaldı. Yunanistan grubuymuş sanırım. Araştırmadım fazla. İki grup arasında gitaristlerden başlamak üzere büyük bir yaratıcılık farkı vardı. Eskiden orduevlerinde yemeğe giderdik, yemek müzikleri de Oracles Always Lie'ın yaptığı işler gibiydi kimse kızmasın gücenmesin bana.

12 Mart'ta da Kujo ve Dead Country feat. Art Diktatör oluşumlarının konserlerini izledim. Kujo şarkı yapmaya başlasa keşke. Daha önce aşağılarda biryerlerde Dogzstar konserlerinin de haberini yazmıştım, onu da izledim, Burak Gürpınar'ı ilk defa orada canlı izlemiştim (Kurban murban hakgetire), hakkaten çok başka. Mutlaka izlenmeli Kujo. Dead Country feat. Art Diktatör oluşumu hakkında da birşeyler söylemek gerek ama yani Demirhan Baylan falan başta olmak üzere "abi"ler çaldı. Ne haddime düşmüş diyesim geliyor sadece. Çok sertti. Harikaydı gerçekten. İzlediğim en iyi canlı performanslardandı son zamanlardaki. Bidaha olur inşallah. Fotoğraf makinemi de unutmuşum aksi gibi. Fotoğraf Dogzstar konserinden.


27 Şubat'ta da The Veils vardı. Ne güzeldi. Erken erken başladı. Finn Andrews'in turneden olsa gerek patlamış ayakkabısını siyah bantla yapıştırmış hali, espri yapıp durması falan çok hoştu. Halı üzerinde çaldılar, sahneyi baya baya dağıttılar falan pek bir hoştu. Seyircimize de aferin ama, çok şarkıyı beraber söylediler ne güzel. Aferin herkese.


20 Mart'taki The Subways'i de izledim. Öncesinde The Revolters vardı. Revolters hakkaten çok hareketli. Mini albümleri "Future Obscure"u edininiz. Kayıt kalitesine bayıldım. Konserlerini de görmek gerek zaten.

Subways içinse yaşlanmışım belli ki. Ön taraflarda kan gövdeyi götürüyordu. Aman kalsın amma evet güzel çalıyorlar. Bu tempoya bu kadar hatasız ve sağlam devam etmek alkış alır.

2 Nisan The Cinematics konserini de izledim. Oturdum. Oh. Gerçekten çok sıkıldım. Ha gidip kızların üzerine hoplayalım abi adamıysanız bilemem ama yani ben gruptan bütün gece hiçbir ekstra olay görmedim. Türkiye'de onlar gibi onlarca lise grubu var. Eline gitar alan, davul başına geçen çocuklar bile bu kadar konseri 15 günde verebilirler. Sarhoş eğlencesi.

21 Nisan'da Babylon'da Lamb vokali Lou Rhodes konseri var gözden kaçmasın. Geçen seneki Lamb konseri süperdi. Lou Rhodes'a doyamamıştım oh.

Salı, Mart 23, 2010

Suede - Live (Manchester Ritz 21st March 2010)

Suede'in dönüş konseri 20 Mart 2010 Londra'nın ardından 21 Mart'ta Manchester Ritz konserinin mp3 kaydıdır efendim.

Suede - Live (Manchester Ritz 21st March 2010)

Şarkı listesi;

Europe Is Our Playground
She
Trash
Filmstar
Animal Nitrate
Heroine
Pantomime Horse
Flashboy
Can't Get Enough
Everything Will Flow
He's Gone
The Next Life
Asphalt World
So Young
Metal Mickey
Wild Ones
The Drowners
Beautiful Ones
Obsessions
2 Of Us.
Bernard Butler'sız bir Suede. Bunu sevmiyorum. Richard Oakes'ın Heroine ve Asphalt World çalamayışına dikkat lütfen:D

165mb efendim. İndirirken sabırlar dilerim.

Salı, Şubat 02, 2010

Kujo & Ricochet : B Yüzü Kaset#1 ( 17 Şubat 2010 @ Dogzstar)

Hemi ve Cem harika bir iş yaptılar. Kujo ilk konserini veriyor. Şubat ayının The Veils'le beraber en heyecan verici konseri benim için. Kaçırmayınız. (Ricochet'i hiç izlemedim. O yüzden bişey diyemiyorum)

Kujo Myspace

B Yüzü

Pazar, Temmuz 05, 2009

Blur - Live at Glastonbury 2009

Yeniden birleşen Blur'ün 3. konseri 28 Haziran'da Glastonbury Festivali'ndeydi. Kayıtlarını buldum. Youtube'da da bolca video mevcut aklınızda olsun. Çok eğlenmiş gibi insanlar. Ama Damon konusunda aynı fikirde değilim. The Good The Bad and The Queen'le İstanbul'a geldiğinde artık o oynak Blur ruhunu kaybetmiş gibiydi. Eh olabilir tabi grubun yaş ortalaması 41,5.

Blur - Live at Glastonbury 2009

24 şarkılık playlist şöyleymiş;
She's So High
Girls And Boys*
Tracy Jacks*
There's No Other Way*
Jubilee*
Badhead*
Beetlebum*
Out Of Time*
Trimm Trabb
Coffee And TV
Tender*
Country House*
Oily Water
Chemical World
Sunday Sunday*
Parklife*
End Of A Century*
To The End
This Is A Low
Popscene
Advert
Song 2*
For Tomorrow*
The Universal*

(*'lılar kayıtlarda var)

Pazartesi, Mart 16, 2009

Joy Division Gecesi 7 Mart 2009 Cumartesi @ Peyote

Merhaba:)
Sırıtan Serdar. Yediği haltın ne olduğunu bilip sırıtıyor.
Öhöm öhöm... Evet Joy Division sevmiyorum. Hala. Evet biliyorum başından beri de "ee o zaman derdin ne birader" sorusunu da duyuyorum. Cevap veriyorum; Canımız istedi. Oh. Bu faslı kapattık sanırım artık. Meseleye girelim...

Hemi Behmoaras iyi bir arkadaşımız. Onun girişimiyle başlayan hadise bana kadar vardı ve işe koyulduk. Ahh baya zevkli oldu. Grup çokluğu, kanal azlığı yine beni sahneden uzak tuttu ki kanal azlığını seviyorum. Grup çokluğunu da.

Efendim Hemi'nin hazırladığı görsellerle aydınlanan sahnemize öncelikle DDR teşrif etti. Şarkı listelerini vermeyeceğim. Hepsi elime geçince videolarının linklerini veririm. Şimdilik Atrocity Exhibition'la idare edin Hemi'nin yüklediklerinden. Çok mu kaba olmaya başladım? Kutu Utku'muzu da sahnede görmek mutlu etti belirteyim.


DDR (Dogu Almanya) - Atrocity Exhibition .

Efendim DDR'dan sonra OPAL vardı sahnemizde. Ben soundcheck sırasında "Sound of Music"lerine tav olmuştum ama bize klavyesiz bir "Love Will Tear Us Apart" çaldılar ki orada olmak lazımdı. En eğlenceli andı benim için. Amma ve lakin siz "A Means to an End"le idare edin şimdilik. Terbiyesizleştim de bi de.


Opal - A Means to an End .



THE REVOLTERS çok sağlam şarkılarla gelmişti zaten. Bir ara içerideki herkesin hopladığına ses masasından şahit oldum. Böylesini ilk kez gördüm Peyote'de itiraf ediyorum. Bir de sürpriz yaptılar ama ne olduğunu söylemem. Merak edin. Utanmaz da oldum.


The Revolters - Shadowplay .

POST DIAL'a şaşırdım. Konserlerinden temposuzdular. Ama şarkı seçimlerinden dolayı o da. Sinan ve Yiğit'e Merve Yerebakan basta eşlik etti onu da belirtelim. "No Love Lost"ları çok eğlenceliydi yazalım not olarak ve "New Dawn Fades videosu az sonra sizinle. sevgiler ve öpücükler". Şımardım da iyice.


Post Dial (feat. Merve Yerebakan) - New Dawn Fades .

Efendim velhasılkelam nerden geldiğini hala anlayamadığım bir Joy Division Gecesi yaptık bitirdik. Pek eğlendik. Çalan arkadaşlara tekrar tekrar çok teşekkürler. Eğlendirdiysek ne mutlu bize, gelemeyenlere de materyallerimizi sağlam tutup az da olsa neler olup bittiğini göstermeye çalışıyoruz. Bigün bir organizasyon düzenlemenin nelerle uğraştırdığına dair bişeyler de yazmak istiyorum. Zira hala bunlardan para kazandığımızı falan sanan insanların var olduğunu görüyorum. İştahım kaçıyor. Ama kime ne anlatabileceksin ki. Vazgeçtim neyse. Sinirim bozuldu yine.


1 ay kadar Joy Division çalıştım. Tebrik ederim kendimi de banane.

Pazar, Aralık 14, 2008

19 Aralık Cuma Yora & Ars Longa & Seha Can @ Studio Live Junior (dj sette Serdarcharliebrown eşliğinde)

EDIT: Nasıl rezalet bir durumdur bi anlatabilsem. Konser tamamen Studio Live'dan kaynaklanan nedenler nedeniyle iptal edildi.



Böyle bir hadisemiz var. Şöyle bir tanıtım metnini yapıştıralım;

"Gri istanbul havasına ve içinde bulunduğunuz hastalıklı karmaşaya ters düşecek, sizi melodik zamanlara götürecek bir sarmaşık çıkar karşınıza. Öyle bir şey ki, göğe kadar yükseliyor; sizlere bulutlardan basamaklar sunuyor. Hani, masalını da biliyorsunuz ya! O yüzden içiniz rahat olsun. Cici bir ütopya ile karşılaşma umuduyla yukarı çıkarsınız. Yorulana kadar tırmanırsınız... Tırmanma işlemini başarıyla sona erdirdiğinizde, kendinizi, modern zaman masallarının anlatılacağı 4 saatlik müzikal bir ütopyanın içinde bulursunuz... Olaylar gelişir..."

İstanbul indie / underground sahnesinin en önemli isimlerinden olan Ars Longa, Yora ve Seha Can, dj sette Serdarcharliebrown eşliğinde 19 Aralık Cuma akşamı Studio Live Junior'da!


biletix linki

Bekleriz. Ben özellikle Seha Can'ın performansını çok merakla bekliyorum. Pek sık konser vermiyor zira.

Pazartesi, Ekim 20, 2008

"Radiohead Gecesi" 21 Ekim @ Peyote

Tanıtım metnimi yazayım olsun bitsin.

"21 Ekim 2008 Salı gecesi Peyote konser salonunda RADIOHEAD GECESİ düzenliyoruz.

Dj Serdarcharliebrown'un djliğini yapacağı geceye DIREC-T, NEON, OPAL ve YORA, Radiohead coverlarıyla katılacaklar. Ayrıca bir de sürpriz grup var.

Bekleriz."

Çarşamba, Ekim 01, 2008

Pazar, Ağustos 24, 2008

Massive Attack 13 Temmuz 2008 @ Parkorman

Muhteşem bir gece. Hakkında bişeyler söylemek için geç kaldım ama olsun. Affettiricem:)
Konser öncesi 3D ile kulis önünde konuşabildik. Önce oradan başlayayım. Hiçbir zorluk olmadan yanına gittik ve konuştuk. Heyecandan bişey diyemedim tabi. Neyse. Beklediğimden daha ilgili ve mütevazıydı. Şaştım. Ayrıca konser sırasında dans etti, sey,rc,yle konuştu. Biraz değişmiş sanki.Çok fazla yeni şarkı çaldılar. Çok sayıda beklediğim şarkıyı çalmadılar. Çift davul çok dikkat çekiciydi. Sahnede 3D ve Daddy G'nin oturdukları set falan vardı. Işık şovu gerçekten etkiliyiciydi. Herkese vermişler veriştirmişler daha sonradan okuduğumuz kadarıyla. Konser anında arkadaki yazıları takip edebilmek mümkün değildi.Horace Andy yine onlarla beraber gelmiş. Horace amcayı görmek çok güzel. Adını hatırlayamadığım beyaz giysili abladan hoşlanmadım sadece. Malesef sesini duyamadık. Ses demişken ses problemi vardı gerçekten parkormanda. 2 defa şarkının ortasında ses gitti ki 3D konser sonunda eminim birilerini bu yüzden fena şekilde haşlamıştır.
Eleştiri; sahne çok karanlıktı. Kimsenin yüzünü göremedik.


Muhteşemdi. Sanırım izlediğim en iyi konserdi. Pek iyi anlatamadım ama nasıl anlatabilirim ki?

Salı, Temmuz 15, 2008

Stereophonics 5 Temmuz 2008 @ Parkorman (Masstival)

Basit bilgiler; 15 seneye yakındır müzik yapan, 6 albümlü Galli grup Stereophonics. Albümleri İngiltere'de hep çok sattı. İlk defa geldiler Türkiye'ye... Bu cümleleri sıraladığınız bir grubun konserini hınca hınç dolu, hep bir ağızdan söylenen şarkılarla falan hayal etmek gayet doğal ama yanılgıyı da beraberinde getiriyormuş. Arkasına Alanis Morissette konseri koyup fiyatını da günlük girişini 98ytl olarak düzenlersen brit-pop tarihinin parmakla gösterilecek gruplarından birinin konseri böyle boş geçer işte. (Bana bakmayın. Bilet kazanmasam ben de gitmezdim)Sahneye çıktıktan sonra "Merhaba biz Stereophonics'iz" diye bir tanıtım cümlesi kurma ihtiyacı hissettiler. Zaten gerekliydi de sanırım zira sahne önüne doğru giderken ben bile bikaç kişinin grubun adını bilmediğine kulak misafiri oldum. Düşünsenize öncesindeki Duman konseri bile daha kalabalıktı.

Karizma uğruna o sıcakta hepsinin deri ceketlerle sahnede olmalarını garipsedim aslında, üstelik bu kadar ilgisiz seyirciye rağmen. Ama bu belki de dikkat çekmelerini de sağladı. Sahneleri tam bir rock'n roll grubu tarzı. Ekstraları yok. Ama Kelly Jones'un sesini bu kadar yakından duyma avantajı var diyeyim sahneleri için. Bu sesi daha önce duyduysanız 100 ses içinden tek seferde tanıyabilirsiniz. Konserle ilgili çok fazla söylenecek şey yok. Bu kadar sert beklemiyordum, "Have a Nice Day"i onlarla karşılıklı söylemek güzeldi, seyircimizi kınadım, Mr. Writer çalmamalarına şaşırdım (Klavyeciyi bahane olarak gösterdi K.Jones ama tam anlayamadım).

İlgisiz, bilgisiz seyirciye rağmen yine de dikkat çekmeyi başarmışlar daha sonradan okuduklarıma göre. Verdikleri röportajlarda ukalalıklar yaptıklarını okudum bi de. O sahnenin oralarda olan birinin onların ukalalığına hak vermemesi imkansız. Büyük bir grup sessiz sedasız geçti, tabi sadece orada olmayanlar için.

Aslında Alanis Morissette konserini de izlemeyi düşünüyordum. Ama yapamadım. Ben de onunla en fazla bu kadar ilgiliyim.

Pazar, Temmuz 06, 2008

Travis 27 Haziran 2008 @ Parkorman

Çok uzun süre bekledik. Zaten Fran Healy de bunu söyledi. 10 sene kadar geç geldiler. Neyse ki sonunda geldiler.

Konser öncesi Taksim'i biraz fazla kaçırınca cuma iş çıkışı trafiğine yakalanıp Sakin konserini kaçırdık. Parkorman'a girdiğimizde Mor Ve Ötesi çalmaya başlamıştı. Burak'ın New Model Army tişörtü gözüme takıldı, bi de Kerem'in fırlattığı penası ayağıma düştü, bende kaldı sadece o kadar. Travis için ne söyleyeceğimi de bilmiyorum. Konser çok güzeldi. Önceleri biraz tedirginmiş gibi başladılar. Ama seyircimiz de gerçekten çok iyiymiş. Hemen hemen tüm şarkılar hep birlikte söylendi. Başta gitarist Andy Dunlop olmak üzere (en yakınımdaki oydu, belki o yüzden öyle gibi geldi) tüm elemanlar da sonradan açıldı. (Andy'nin yeşil-beyaz Celtic atkısı da gözden kaçmadı) (Andy havlusunu fırlattı, kardeşim kaptı, eve giderken düşürmüşüm ama. Çok pisti)
Fran Healy belki de seyircinin iyiliğinden sözleri bile karıştırdı ara sıra. Konser ilerledikçe mutlu oldukları belliydi. Fran'in seyirciyi gösterip Andy'yle gülüştüklerini gördüm. Basçı Dougie'ye biraz uzak kaldım, mimiklerini görmeyi çok istiyordum onun. Biri yeni single J.Smith (world premier olarak çalıyoruz dediler) olmak üzere (Fran bunun için dedi ki britanyada telefon rehberini açınca en çok rastlayacağınız isim) 4 yeni şarkı çaldılar. Konser performansı rock'n roll tarzı olan şarkılardı. Kayıtlarda neyle karşılaşırız görücez.

Şarkı listesini tam hatırlayamıyorum ama The Fear çalmalarını istiyordum, çalmadılar. Blue Flashing Light çalmalarını beklemiyordum, bis'te çaldılar. Why Does It Always Rain On Me çalmayacak gibi yapıp bis sonuna sıkıştırdılar. Klasik gösterileri tek gitarı 3 kişi çalarak söyledikleri Flowers In The Window gösterisini bize de yaptılar.
Arka taraflarda rengarenk şemsiyeler falan açılmış ama sahneye konsantre olduğumdan ben farkında değildim. Bizim seyircimize de aferin Travis'e de aferin. Harika konserdi. Belki de izlediğim en iyi konserdi. Bugüne kadar izlediğim en iyi konser olarak 2003 Massive Attack konserini söylüyordum. Travis bu ödülümü Massive Attack'ten 2 haftalığına mı aldı meraktayım.
Son olarak Fran Healy giderken "see you soon" dedi. Bu önemliydi.

J.Smith Ep'sini de bulmuştum onu da vereyim. 3 şarkı var yeni. J.Smith, Get Up ve Sarah.
Travis - J.Smith EP

Pazar, Haziran 08, 2008

James Live

James'ten Hey Ma albümünden 6 canlı performanslık müthiş bir video. Myspaceten.

Cumartesi, Mayıs 24, 2008

Jeff Buckley 11.Ölüm Yıldönümü Anma Gecesi @ Peyote

Bir süredir peşinde koştuğum organizasyonu 22 Mayıs Perşembe gecesi gerçekleştirdik. Yoruldum baya.
Planımda ekranda "Live In Chicago" görüntüleri eşliğinde benim djliğimle başlamak vardı ama laptop ve projektör arasındaki bağlantıyı bir türlü sağlayamadığımız için görsel materyalsiz başlamak zorunda kaldık. (En korktuğum şeydi aslında sahnede öyle kalakalmak. Oldu) Evet onu beceremedim.

DÜŞ MACUNU
Sahneye ilk olarak Düş Macunu'nu temsilen gitarist&vokalist Sinan Güngören çıktı. Eternal Life ve sürpriz In My Arms çaldı. Sinan'a ilk sırada sahneye çıkma cesaretini gösterdiği için ayrıca çok teşekkür ederim.

ECE DORSAY
Albüm hazırlıklarındaki Ece Dorsay'ın stüdyosundan çıkıp çok sevdiğini bildiğim Jeff Buckley şarkılarını söylemesi hakkaten güzel bişeydi. Biraz da kendi yorumunu ekleyerek gitar+vokal formatına soktuğu Forget Her ve güçlü sesine yakışan Hallelujah söyledi bize. Artık albümünü bekliyoruz. Albümde Yakup Trana'yla çalıştığını da not düşeyim.

NEONAlbüm kayıtlarından alıp getirdiğim bir isim de Neon'u temsilen gitarist&vokalist Özgür Özen'di. Sahneye çıkmadan önce heyecanlı görünmeyen bir tek o vardı. Tek şarkı Lilac Wine çalarak katıldı geceye. Sesinin aslında ne kadar güçlü olduğunu gösterdi.


SEHA CANAraştırmalarıma göre (heheh herşeyi araştırdığıma emin olabilirsiniz) gecenin en ilgiyle beklenen ismi Seha Can'dı. Uzun süredir konser vermiyordu, ben de daha önce ondan sadece 1 canlı şarkı dinleyebilmiştim. Dream Brother, Nightmares By The Sea ve New Year's Prayer söyledi bize. Özellikle New Year's Prayer'da vocal processorle harika bir performans çıkardı. Daha sık sahneye çıkması gerek. Gerçekten harikaydı.

ARS LONGA
Gecenin tek grup halinde performansı Ars Longa'dan geldi. Onlar da Everybody Here Wants You ve So Real çaldılar. Gerçekten çok iyi çalışmışlar. İlk sound check onlarındı ve çalmaya başladıklarında duyduklarıma inanamadım. Arkadaşlıklarına da güvenerek diyebilirim ki bu kadar iyi beklemiyordum. Harikaydı. Vokalist Sinan'ın sahne öncesi heyecanı da gerçekten çok hoştu (hiç gerek yokmuş ama). Onların işlerine saygılarına bayılıyorum. (fotoğrafa baterist Eray'ı sıkıştıramamışım özür dilerim.)

Gerçekten zor bir iş Jeff Buckley şarkılarını söylemek ve çalmak. Malum, gelmiş geçmiş en iyi seslerden birisi. Ayrıca çoğu zaman açık akorlu gitar kullanırmış, yani nota perdeleriyle pek ilgilenmezmiş. Zor iş. Benim gibi ilk kez canlı performanslar içeren bir organizasyon düzenleyen birine güvenerek, böyle zor bir işe girişme cesareti göstermiş olmaları bile sahnede çalan arkadaşların her birine sonsuz teşekkür etmekten başka bir şey bırakmıyor. Performansların hepsi harikaydı. Koşuşturmacadan sindire sindire izleyemedim. Ona üzülüyorum.


Gece sanırım herkesin umduğundan daha kalabalık oldu. O kalabalıkta koşuştururken ayaklarına bastığım, omuz ve dirsek attığım herkesten özür dilerim. Fotoğraf desteği için Brit Me More ablama, Bayan Arıza Yasemin Kanat'a ve kahrımı çeken Peyote çalışanlarına da çok teşekkürler.
Elinde fotoğraf, görüntü vs. olan varsa da serdar.nartop@gmail.com üzerinden bana gönderirse çok sevinicem.

Zor olanı bitirdik. Sıradaki...

Perşembe, Nisan 17, 2008

City Star Nights By Converse #10

Dün gece Bant dergisinin organizasyonunda Babylon sahnesinde %100 yerli 123 ve Oslo'dan ziyaretçiler Shining vardı.

123

Sahnede yeni grup var ama yüzler tanıdığımız yüzler. DANdadaDAN üyeleri Berke Can Özcan, Feryin Kaya ve Burak Irmak'ın proje grubu durumundaki yeni grubu 123(kimine göre yüzyirmiüç, kimine göre birikiüç bu arada grubun adı. Grup üyeleri bile grup adında ayrılıyorlar). Aslında eski işlerine devam ediyorlar da diyebiliriz. Elektronik altyapılarla destekli ambiyans müziği yapıyorlar. DANdadaDAN'ın çoğu zaman hakim olduğu sertlikten oldukça uzak, hatta Feryin'in deyimiyle sakin sakin takıldıkları bir müzik yapıyorlar. Özellikle Berke'nin çok sevdiği kuzey müziğine yaklaşım var. Eh zaten bu da Oslo gecesiydi. Vokalleri de Berke yapıyor. Bilgisayarları sahnede görmek o kadar da hoşuma gitmiyor ama yapılan iş gayet iyi. Sahnede herşey çok güzel yani. Ama yine de biraz içim buruldu.

123 Myspace

Shining

Evet Shining'den oldukça bihaberdim konser öncesi. Bant'a güvenim tamdı ve sahnede 123 ilk kez vardı. Neden Shining yeni keşfetmek için uygun bir grup olmasın ki... diye düşünüyordum en başlarda. Elektronik klarnet ve saksafon biraz biraz ümitlendirdi de. Tanıtımlarında "Metal-Progressive-Jazz" olduğu için işin Jazz tarafına ne kadar fazla girerlerse o kadar mutlu olacaktım ama yapmadılar. Sert bir grup çıktı karşımıza. Aslında tişörtünde "motörhead" yazan bir gitaristleri vardı ve bu sonucun ilk emaresiydi. 123'ün uyuşturan sakinliğinin arkasından pek fazla dayanmak mümkün olmadı benim açımdan. Aslında kafanın daha dinç olduğu zamanlar için en azından saksafonun hatrına sonuna kadar dinlenebilirdi ama dün gece için dayanılmazlardı. Bir ara sadece gürültü kirliliği yaptıklarını düşünüp kafamı tuta tuta çıktım.

Shining Myspace

Pazar, Ocak 06, 2008

DANdadaDAN 5 Ocak @Joker

Dün gece DANdadaDAN için Joker'deydim. Konser arası bugüne kadarki en eğlenceli djliğimdi sanırım. Neyse. İki yeni şarkıyı videoya çektim. Tabiki iyi ses ve görüntü beklemek hayal olur bar ortamında. İdare ediverin napayım. "Temas" henüz çok yeni bir şarkı. Bazı değişiklikler olacaktır sonraki zamanlarda ama şu anda muhteşem durumda bence. "Niye"yi uzun süredir konserlerde dinliyorduk. Sözleri çok güzel.
DANdadaDAN - Temas

DANdadaDAN - Niye

Çarşamba, Aralık 26, 2007

DDR & Grangulez 22 Aralık @ Peyote

Hem ziyaret hem ticaret mantığıyla cumartesi gecesi hem konser izledim hem djlik yaptım. Bayram tatili için Peyote'nin iyi bir konser amacı vardı ve dağılan Grangulez'ı pek sevilen DDR'la birlikte sahneye çıkardılar.

DDR (Doğu Almanya)

Övgüler çok fazla, yergiler de acımasız. DDR'la ilgili konuşmaya başlayanlar ya muhteşem diyor yada çok kötü diyor. Daha önce de dinledim. Radar-Live'da hiç hoşlanmamıştım. Bu sefer de aynı şey oldu. Yaratıcılıktan uzak bir deneysel müzik. Ruhsuz. Sıkıcı. İçip de bütün gece aynı rın-rın-rın temposuyla sallanmak için ideal sadece. Bunun can sıkıcı olduğunu düşünmüyorsanız tam size göre. Müzik yapıyorlar ama şarkı değil. Joy Division, Wedding Present, My Bloody Valentine, Jesus and Mary Chain... pfff. (zevk meselesi)
DDR myspace


GRANGULEZ

Dağıldıkları söyleniyordu. Biraz oturup konuşulunca sahneye çıkmaya karar vermişler. Deerhoof'un ön grubu olarak çıktıkları konserin sonuna yetişebilmiştim daha önce. Dinlemeyi çok istiyordum ama aksilikler bunu pek de mümkün kılmadı. Önce bilgisayarlarında sorun oldu, sonra baslarında problem çıktı. Ara verilip sorunlar çözülmeye çalışıldı ama başarısız olundu. Kısa bir konser oldu bu yüzden. Dinamik tarzları gerçekten çok iyi. Özellikle gitar tonları çok hoşuma gitti. Sorunlu sahneye rağmen iyi olduklarını gösterdiler. Sıkıcı değiller. Tam bir performans izleyemeden konuşmak zor aslında. Bir daha görebilecek miyiz bekleyelim bakalım.

Cuma, Aralık 21, 2007

Sarı Civciv Richard Ashcroft

Bunu görmeniz gerek. Richard Ashcroft 13 Aralık Londra O2 Arena'daki The Verve konserine civciv sarısı ve kısa saçlarıyla çıkmış. Görüntüleri çeken arkadaş biraz daha az bağırsaymış da biz de dinleyebilseymişiz. Ayrıca ablam bu konserdeydi pfff.

Pazartesi, Eylül 24, 2007

David Brown (21 Eylül Cuma Tenedos)

Ankara gezisi yaptım bu haftasonu. Ne şans ki Brazzaville solisti David Brown da rastgeldi. Brazzaville dinlemiyorum, konserde pek eğlendiğimi söyleyemem o yüzden. İlginç durumlar vardı ama. Mesela David Brown'un grubu basta Fungu solisti Zeynep, back vokalde Badroom Drunk'tan İpek ve TNK davulcusu Onur'dan oluşuyordu, ayrıca tonmaisterlığı da Zeynep yaptı, David Brown kağıttan abuk subuk Türkçe cümleler okumaya çalıştı (aynı kağıdı 2gün sonraki İstanbul konserinde de okumuş), Tenedos'un cep telefonlarından bile etkilenen ses sistemi ağzımı açık bıraktı, ayrıca ramazan ayı nedeniyle mekanda alkollü içki satılmıyordu. Neyse sonuçta pek eğlenmedim ama belki de yol yorgunluğundandır bilmiyorum. Ama iyiki gitmişim.

Konserden bağımsız olarak bu yazıya sıkıştırmak istediğim bir cümle var, gülmekten öldüm çünkü. Kimse bişey anlamayacak belki ama ben ileride bigün okuduğumda hatırlamak istiyorum; Oğlum baştan söylesene şunu, al.