Pazar, Ekim 17, 2010
Gece - 15 Ekim Bronx
Cumartesi, Temmuz 24, 2010
i'm back to save the universe
Baştan başlayalım, ben Metallica seyrettim. Ben de şaşırdım evet. Tam düşündüğüm gibi iğrençti. Kokuyordu. Ama herhalde bu kadar kalabalığı da biraz zor görürüm. Aman görmeyeyim.

Ama bunu hep göreyim; Massive Attack. Bir şehirde Massive Attack konseri varsa, o anda şehrin başka bir yerine giden bir insan salaktır. 3.defa izledim ben ve böyle birşey görmedim. Bu konserde Mezzanine'den baya çok şarkı da çaldılar. Kuruçeşme'nin atmosferi hakikaten çok güzel oluyor, onunla da birleşince muhteşem bir konser oldu yine. Ama şu Dobro nasıl bir efsane olarak kaldı içimde. Yok çalmadılar yine. Bi de yeni şarkıları benimseyemedim ben. Olmadı. Ne bileyim mesela Atlas Air çalacaklarına son olarak Group Four çalsalardı. Neyse.

Sonra çok güzel bişey oldu. John Zorn, Masada'sıyla beraber geldi. Eminönü'nde deniz kenarında Galata Köprüsü, Galata Kulesi ve boğaz manzaralı bir konser verdiler. John Zorn amcanın Naked City hadisesi daha bir ilginç geliyor bana ama tabi bundan Masada konserinin kötü olacağı düşüncesini çıkarmak saçmalık olur. Yani bu adamları aslında sadece görmek bile yeter bence. Mark Ribot gitar çaldı ve dinledik, daha ne istersin. Evet. Yer yer sıkıldım arkadaşım. Onun yolunu yapmaya çalışıyorum bir saattir. Seyirciye de kızdım da birazcık. Ben bu konserden çok şey bekliyordum. Yetmedi bana. Of aman neyse.
Darısı 20 Eylül'e, muhteşem Tindersticks konserine.
Son olarak; Bana bidaha Yann Tiersen diyeni döverim.
Çarşamba, Nisan 07, 2010
Ceketimi giymeyi unutmuşum
"Julian Plenti is... Skyscraper" albümünü dinledim. Hiç hoşuma gitmedi. Zaten Interpol'ü niye bu kadar büyüttüler anlamıyorum. 3-4 şarkı dışında bişey bulamıyorum. Paul Banks da solo albümünde pek farklı bişeyler yapmamış işte. Sadece adı solo albüm. Ne bileyim o kadar da dikkatli dinlemedim ayrıca. peh..
Massive Attack'in Haligoland'inden de beklediğimi bulamadım. Damon Albarn'lı Saturday Come Slow'a taş atıcam burada da. Sesi mi yetmemiş ne şaştım kaldım. Albüm bütün halinde bir eksiklik halinde gibi zaten. Senelerdir buna mı uğraştınız diyesim geliyor. Neyse yazın konsere geliyorlarmış. Affettim.
Birkaç tane de canlı performans izledim. Oracles Always Lie'ı Peyote'de izledim 27 Mart gecesi ama umduğumu bulamadım. İyi bir davulcuları var ama post-rock yapan gruplardan daha yaratıcı şeyler bekliyorum ben. Aynı gece hemen arkalarından One Hour Before The Trip çaldı. Yunanistan grubuymuş sanırım. Araştırmadım fazla. İki grup arasında gitaristlerden başlamak üzere büyük bir yaratıcılık farkı vardı. Eskiden orduevlerinde yemeğe giderdik, yemek müzikleri de Oracles Always Lie'ın yaptığı işler gibiydi kimse kızmasın gücenmesin bana.
12 Mart'ta da Kujo ve Dead Country feat. Art Diktatör oluşumlarının konserlerini izledim. Kujo şarkı yapmaya başlasa keşke. Daha önce aşağılarda biryerlerde Dogzstar konserlerinin de haberini yazmıştım, onu da izledim, Burak Gürpınar'ı ilk defa orada canlı izlemiştim (Kurban murban hakgetire), hakkaten çok başka. Mutlaka izlenmeli Kujo. Dead Country feat. Art Diktatör oluşumu hakkında da birşeyler söylemek gerek ama yani Demirhan Baylan falan başta olmak üzere "abi"ler çaldı. Ne haddime düşmüş diyesim geliyor sadece. Çok sertti. Harikaydı gerçekten. İzlediğim en iyi canlı performanslardandı son zamanlardaki. Bidaha olur inşallah. Fotoğraf makinemi de unutmuşum aksi gibi. Fotoğraf Dogzstar konserinden.

27 Şubat'ta da The Veils vardı. Ne güzeldi. Erken erken başladı. Finn Andrews'in turneden olsa gerek patlamış ayakkabısını siyah bantla yapıştırmış hali, espri yapıp durması falan çok hoştu. Halı üzerinde çaldılar, sahneyi baya baya dağıttılar falan pek bir hoştu. Seyircimize de aferin ama, çok şarkıyı beraber söylediler ne güzel. Aferin herkese.
20 Mart'taki The Subways'i de izledim. Öncesinde The Revolters vardı. Revolters hakkaten çok hareketli. Mini albümleri "Future Obscure"u edininiz. Kayıt kalitesine bayıldım. Konserlerini de görmek gerek zaten.
Subways içinse yaşlanmışım belli ki. Ön taraflarda kan gövdeyi götürüyordu. Aman kalsın amma evet güzel çalıyorlar. Bu tempoya bu kadar hatasız ve sağlam devam etmek alkış alır.
2 Nisan The Cinematics konserini de izledim. Oturdum. Oh. Gerçekten çok sıkıldım. Ha gidip kızların üzerine hoplayalım abi adamıysanız bilemem ama yani ben gruptan bütün gece hiçbir ekstra olay görmedim. Türkiye'de onlar gibi onlarca lise grubu var. Eline gitar alan, davul başına geçen çocuklar bile bu kadar konseri 15 günde verebilirler. Sarhoş eğlencesi.
21 Nisan'da Babylon'da Lamb vokali Lou Rhodes konseri var gözden kaçmasın. Geçen seneki Lamb konseri süperdi. Lou Rhodes'a doyamamıştım oh.
Salı, Mart 23, 2010
Suede - Live (Manchester Ritz 21st March 2010)

Suede - Live (Manchester Ritz 21st March 2010)
Şarkı listesi;

Salı, Şubat 02, 2010
Kujo & Ricochet : B Yüzü Kaset#1 ( 17 Şubat 2010 @ Dogzstar)

Kujo Myspace
B Yüzü
Pazar, Temmuz 05, 2009
Blur - Live at Glastonbury 2009

Blur - Live at Glastonbury 2009
She's So High
Tracy Jacks*
There's No Other Way*
Jubilee*
Badhead*
Beetlebum*
Out Of Time*
Trimm Trabb
Coffee And TV
Tender*
Country House*
Oily Water
Chemical World
Sunday Sunday*
Parklife*
End Of A Century*
To The End
This Is A Low
Popscene
Advert
Song 2*
For Tomorrow*
The Universal*
Pazartesi, Mart 16, 2009
Joy Division Gecesi 7 Mart 2009 Cumartesi @ Peyote
Merhaba:)
Sırıtan Serdar. Yediği haltın ne olduğunu bilip sırıtıyor.
Öhöm öhöm... Evet Joy Division sevmiyorum. Hala. Evet biliyorum başından beri de "ee o zaman derdin ne birader" sorusunu da duyuyorum. Cevap veriyorum; Canımız istedi. Oh. Bu faslı kapattık sanırım artık. Meseleye girelim...
Hemi Behmoaras iyi bir arkadaşımız. Onun girişimiyle başlayan hadise bana kadar vardı ve işe koyulduk. Ahh baya zevkli oldu. Grup çokluğu, kanal azlığı yine beni sahneden uzak tuttu ki kanal azlığını seviyorum. Grup çokluğunu da.
Efendim Hemi'nin hazırladığı görsellerle aydınlanan sahnemize öncelikle DDR teşrif etti. Şarkı listelerini vermeyeceğim. Hepsi elime geçince videolarının linklerini veririm. Şimdilik Atrocity Exhibition'la idare edin Hemi'nin yüklediklerinden. Çok mu kaba olmaya başladım? Kutu Utku'muzu da sahnede görmek mutlu etti belirteyim.
DDR (Dogu Almanya) - Atrocity Exhibition .
Efendim DDR'dan sonra OPAL vardı sahnemizde. Ben soundcheck sırasında "Sound of Music"lerine tav olmuştum ama bize klavyesiz bir "Love Will Tear Us Apart" çaldılar ki orada olmak lazımdı. En eğlenceli andı benim için. Amma ve lakin siz "A Means to an End"le idare edin şimdilik. Terbiyesizleştim de bi de.
Opal - A Means to an End .
THE REVOLTERS çok sağlam şarkılarla gelmişti zaten. Bir ara içerideki herkesin hopladığına ses masasından şahit oldum. Böylesini ilk kez gördüm Peyote'de itiraf ediyorum. Bir de sürpriz yaptılar ama ne olduğunu söylemem. Merak edin. Utanmaz da oldum.
The Revolters - Shadowplay .

Post Dial (feat. Merve Yerebakan) - New Dawn Fades .
Efendim velhasılkelam nerden geldiğini hala anlayamadığım bir Joy Division Gecesi yaptık bitirdik. Pek eğlendik. Çalan arkadaşlara tekrar tekrar çok teşekkürler. Eğlendirdiysek ne mutlu bize, gelemeyenlere de materyallerimizi sağlam tutup az da olsa neler olup bittiğini göstermeye çalışıyoruz. Bigün bir organizasyon düzenlemenin nelerle uğraştırdığına dair bişeyler de yazmak istiyorum. Zira hala bunlardan para kazandığımızı falan sanan insanların var olduğunu görüyorum. İştahım kaçıyor. Ama kime ne anlatabileceksin ki. Vazgeçtim neyse. Sinirim bozuldu yine.
1 ay kadar Joy Division çalıştım. Tebrik ederim kendimi de banane.
Pazar, Aralık 14, 2008
19 Aralık Cuma Yora & Ars Longa & Seha Can @ Studio Live Junior (dj sette Serdarcharliebrown eşliğinde)

Böyle bir hadisemiz var. Şöyle bir tanıtım metnini yapıştıralım;
"Gri istanbul havasına ve içinde bulunduğunuz hastalıklı karmaşaya ters düşecek, sizi melodik zamanlara götürecek bir sarmaşık çıkar karşınıza. Öyle bir şey ki, göğe kadar yükseliyor; sizlere bulutlardan basamaklar sunuyor. Hani, masalını da biliyorsunuz ya! O yüzden içiniz rahat olsun. Cici bir ütopya ile karşılaşma umuduyla yukarı çıkarsınız. Yorulana kadar tırmanırsınız... Tırmanma işlemini başarıyla sona erdirdiğinizde, kendinizi, modern zaman masallarının anlatılacağı 4 saatlik müzikal bir ütopyanın içinde bulursunuz... Olaylar gelişir..."
İstanbul indie / underground sahnesinin en önemli isimlerinden olan Ars Longa, Yora ve Seha Can, dj sette Serdarcharliebrown eşliğinde 19 Aralık Cuma akşamı Studio Live Junior'da!
biletix linki
Bekleriz. Ben özellikle Seha Can'ın performansını çok merakla bekliyorum. Pek sık konser vermiyor zira.
Pazartesi, Ekim 20, 2008
"Radiohead Gecesi" 21 Ekim @ Peyote
Çarşamba, Ekim 01, 2008
Pazar, Ağustos 24, 2008
Massive Attack 13 Temmuz 2008 @ Parkorman




Muhteşemdi. Sanırım izlediğim en iyi konserdi. Pek iyi anlatamadım ama nasıl anlatabilirim ki?
Salı, Temmuz 15, 2008
Stereophonics 5 Temmuz 2008 @ Parkorman (Masstival)


Karizma uğruna o sıcakta hepsinin deri ceketlerle sahnede olmalarını garipsedim aslında, üstelik bu kadar ilgisiz seyirciye rağmen. Ama bu belki de dikkat çekmelerini de sağladı. Sahneleri tam bir rock'n roll grubu tarzı. Ekstraları yok. Ama Kelly Jones'un sesini bu kadar yakından duyma avantajı var diyeyim sahneleri için. Bu sesi daha önce duyduysanız 100 ses içinden tek seferde tanıyabilirsiniz. Konserle ilgili çok fazla söylenecek şey yok. Bu kadar sert beklemiyordum, "Have a Nice Day"i onlarla karşılıklı söylemek güzeldi, seyircimizi kınadım, Mr. Writer çalmamalarına şaşırdım (Klavyeciyi bahane olarak gösterdi K.Jones ama tam anlayamadım).
İlgisiz, bilgisiz seyirciye rağmen yine de dikkat çekmeyi başarmışlar daha sonradan okuduklarıma göre. Verdikleri röportajlarda ukalalıklar yaptıklarını okudum bi de. O sahnenin oralarda olan birinin onların ukalalığına hak vermemesi imkansız. Büyük bir grup sessiz sedasız geçti, tabi sadece orada olmayanlar için.
Aslında Alanis Morissette konserini de izlemeyi düşünüyordum. Ama yapamadım. Ben de onunla en fazla bu kadar ilgiliyim.
Pazar, Temmuz 06, 2008
Travis 27 Haziran 2008 @ Parkorman

Konser öncesi Taksim'i biraz fazla kaçırınca cuma iş çıkışı trafiğine yakalanıp Sakin konserini kaçırdık. Parkorman'a girdiğimizde Mor Ve Ötesi çalmaya başlamıştı. Burak'ın New Model Army tişörtü gözüme takıldı, bi de Kerem'in fırlattığı penası ayağıma düştü, bende kaldı sadece o kadar.





Şarkı listesini tam hatırlayamıyorum ama The Fear çalmalarını istiyordum, çalmadılar. Blue Flashing Light çalmalarını beklemiyordum, bis'te çaldılar. Why Does It Always Rain On Me çalmayacak gibi yapıp bis sonuna sıkıştırdılar. Klasik gösterileri tek gitarı 3 kişi çalarak söyledikleri Flowers In The Window gösterisini bize de yaptılar.

Son olarak Fran Healy giderken "see you soon" dedi. Bu önemliydi.
J.Smith Ep'sini de bulmuştum onu da vereyim. 3 şarkı var yeni. J.Smith, Get Up ve Sarah.
Travis - J.Smith EP
Pazar, Haziran 08, 2008
Cumartesi, Mayıs 24, 2008
Jeff Buckley 11.Ölüm Yıldönümü Anma Gecesi @ Peyote
ECE DORSAYAlbüm hazırlıklarındaki Ece Dorsay'ın stüdyosundan çıkıp çok sevdiğini bildiğim Jeff Buckley şarkılarını söylemesi hakkaten güzel bişeydi. Biraz da kendi yorumunu ekleyerek gitar+vokal formatına soktuğu Forget Her ve güçlü sesine yakışan Hallelujah söyledi bize. Artık albümünü bekliyoruz. Albümde Yakup Trana'yla çalıştığını da not düşeyim.
NEONAlbüm kayıtlarından alıp getirdiğim bir isim de Neon'u temsilen gitarist&vokalist Özgür Özen'di. Sahneye çıkmadan önce heyecanlı görünmeyen bir tek o vardı. Tek şarkı Lilac Wine çalarak katıldı geceye. Sesinin aslında ne kadar güçlü olduğunu gösterdi.
SEHA CAN

ARS LONGA
Gecenin tek grup halinde performansı Ars Longa'dan geldi. Onlar da Everybody Here Wants You ve So Real çaldılar. Gerçekten çok iyi çalışmışlar. İlk sound check onlarındı ve çalmaya başladıklarında duyduklarıma inanamadım. Arkadaşlıklarına da güvenerek diyebilirim ki bu kadar iyi beklemiyordum. Harikaydı. Vokalist Sinan'ın sahne öncesi heyecanı da gerçekten çok hoştu (hiç gerek yokmuş ama). Onların işlerine saygılarına bayılıyorum. (fotoğrafa baterist Eray'ı sıkıştıramamışım özür dilerim.)
Gerçekten zor bir iş Jeff Buckley şarkılarını söylemek ve çalmak. Malum, gelmiş geçmiş en iyi seslerden birisi. Ayrıca çoğu zaman açık akorlu gitar kullanırmış, yani nota perdeleriyle pek ilgilenmezmiş. Zor iş. Benim gibi ilk kez canlı performanslar içeren bir organizasyon düzenleyen birine güvenerek, böyle zor bir işe girişme cesareti göstermiş olmaları bile sahnede çalan arkadaşların her birine sonsuz teşekkür etmekten başka bir şey bırakmıyor. Performansların hepsi harikaydı. Koşuşturmacadan sindire sindire izleyemedim. Ona üzülüyorum.
Gece sanırım herkesin umduğundan daha kalabalık oldu. O kalabalıkta koşuştururken ayaklarına bastığım, omuz ve dirsek attığım herkesten özür dilerim. Fotoğraf desteği için Brit Me More ablama, Bayan Arıza Yasemin Kanat'a ve kahrımı çeken Peyote çalışanlarına da çok teşekkürler.
Elinde fotoğraf, görüntü vs. olan varsa da serdar.nartop@gmail.com üzerinden bana gönderirse çok sevinicem.
Zor olanı bitirdik. Sıradaki...
Perşembe, Nisan 17, 2008
City Star Nights By Converse #10
123
Sahnede yeni grup var ama yüzler tanıdığımız yüzler. DANdadaDAN üyeleri Berke Can Özcan, Feryin Kaya ve Burak Irmak'ın proje grubu durumundaki yeni grubu 123(kimine göre yüzyirmiüç, kimine göre birikiüç bu arada grubun adı. Grup üyeleri bile grup adında ayrılıyorlar). Aslında eski işlerine devam ediyorlar da diyebiliriz. Elektronik altyapılarla destekli ambiyans müziği yapıyorlar. DANdadaDAN'ın çoğu zaman hakim olduğu sertlikten oldukça uzak, hatta Feryin'in deyimiyle sakin sakin takıldıkları bir müzik yapıyorlar. Özellikle Berke'nin çok sevdiği kuzey müziğine yaklaşım var. Eh zaten bu da Oslo gecesiydi. Vokalleri de Berke yapıyor. Bilgisayarları sahnede görmek o kadar da hoşuma gitmiyor ama yapılan iş gayet iyi. Sahnede herşey çok güzel yani. Ama yine de biraz içim buruldu.
Shining
Evet Shining'den oldukça bihaberdim konser öncesi. Bant'a güvenim tamdı ve sahnede 123 ilk kez vardı. Neden Shining yeni keşfetmek için uygun bir grup olmasın ki... diye düşünüyordum en başlarda. Elektronik klarnet ve saksafon biraz biraz ümitlendirdi de. Tanıtımlarında "Metal-Progressive-Jazz" olduğu için işin Jazz tarafına ne kadar fazla girerlerse o kadar mutlu olacaktım ama yapmadılar. Sert bir grup çıktı karşımıza. Aslında tişörtünde "motörhead" yazan bir gitaristleri vardı ve bu sonucun ilk emaresiydi. 123'ün uyuşturan sakinliğinin arkasından pek fazla dayanmak mümkün olmadı benim açımdan. Aslında kafanın daha dinç olduğu zamanlar için en azından saksafonun hatrına sonuna kadar dinlenebilirdi ama dün gece için dayanılmazlardı. Bir ara sadece gürültü kirliliği yaptıklarını düşünüp kafamı tuta tuta çıktım.
Pazar, Ocak 06, 2008
DANdadaDAN 5 Ocak @Joker
DANdadaDAN - Temas
DANdadaDAN - Niye
Çarşamba, Aralık 26, 2007
DDR & Grangulez 22 Aralık @ Peyote
Övgüler çok fazla, yergiler de acımasız. DDR'la ilgili konuşmaya başlayanlar ya muhteşem diyor yada çok kötü diyor. Daha önce de dinledim. Radar-Live'da hiç hoşlanmamıştım. Bu sefer de aynı şey oldu. Yaratıcılıktan uzak bir deneysel müzik. Ruhsuz. Sıkıcı. İçip de bütün gece aynı rın-rın-rın temposuyla sallanmak için ideal sadece. Bunun can sıkıcı olduğunu düşünmüyorsanız tam size göre. Müzik yapıyorlar ama şarkı değil. Joy Division, Wedding Present, My Bloody Valentine, Jesus and Mary Chain... pfff. (zevk meselesi)
DDR myspace
GRANGULEZ
Cuma, Aralık 21, 2007
Sarı Civciv Richard Ashcroft
Pazartesi, Eylül 24, 2007
David Brown (21 Eylül Cuma Tenedos)
Konserden bağımsız olarak bu yazıya sıkıştırmak istediğim bir cümle var, gülmekten öldüm çünkü. Kimse bişey anlamayacak belki ama ben ileride bigün okuduğumda hatırlamak istiyorum; Oğlum baştan söylesene şunu, al.