Deerhoof dinleyicisi değilim. Veya şöyle demeliyim; Deerhoof dinlemeyi istediğim ama bir türlü beceremediğim gruplardandı. Eminim herkesin bu şekil bir kaç grubu vardır. En büyük sorunum solist Satomi Matsuzaki'nin sesiydi (Biliyorum ki pek çok dinleyeni o ses için seviyor grubu ama zevkler, renkler falan filan. Neyse) Ama bir sorun da mükemmel gitarlarıydı ki konsere gitmeye son dakikada karar vermemin nedeni de bu gitarlardı. Verdiğim en iyi kararlardan biriymiş meğer.
Babylon'a girdiğimizde sağda solda ufak kağıtlar vardı ve üstlerin de "Deerhoof konser esnasında sigara içilmemesini tercih etmektedir. Özellikle sahne önünde sigara içilmemesi rica olunur" yazıyordu. Eh konserlerde en büyük derdimin sigara dumanı olduğu düşünülünce sevindirici bir gelişme. Salona girdiğimde Grangulez çalıyordu fakat onlar için birşey söylemek istemiyorum. Geçtik.
Yer itibariyle tam baterinin önündeydim. İlk dikkatimi çeken şey baterinin küçüklüğüydü. Alışmışız devasa boyutlu 4-5 davullu ve zilli baterilere. Ama o baterinin başına daha sonra neler geldi bir bilseniz. Geçtik.
Sahneye çıktılar. Hani gruplar hemen çıkar çıkmaz başlarlar ya çalmaya, Deerhoof'un öyle bir derdi yoktu. Yavaş yavaş hazırlandılar. Sahnenin sağına soluna bakındılar, ceketlerini, gömleklerini çıkardılar, baterist Greg Saunier abartıp (aslında abartmamış sonra anlaşıldı) ayakkabıları ve çoraplarını da çıkartınca 2. bir Art Brut faciası yaşamaktan korktum ama korkulacak bir şey yokmuş meğer. Konuya girelim artık, Greg Saunier'in neden ayakkabılarını çıkarma ihtiyacı duyduğunu çalmaya başlayınca anladık. Hiçbir şeyin ona engel olamayacağını göstermek istemiş. Muhteşem bir bateri gösterisi yaptı bütün gece. Zaten bir torba dolusu bagetle çıktı ve çalarken kırdıklarının haddi hesabı yoktu. Ayaklarının altı marangoz dükkanına döndü. Hadi bageti anladık ama beyimiz bununla da yetinmeyip zilini de kırdı. Sürekli olarak davul derisinin vidalarını sıkıştırmaya uğraşması da cabasıydı. Konser sonunda bagetlerin ikisini kapmanın sevincini yaşıyorum ayrıca.
Greg Saunierden rol çalmak için uğraşanlar da vardı tabi sahnede. Satomi Matsuzaki'nin yer yer koreografili, yer yer hoplayıp zıplamaya dayanan dansları ilginçti. Sesini hiç duyamadığımı da itiraf edeyim (Aslında bu benim için sevindirici bir durumdu) Konsere gidiş nedenim John Dieterich de beni haklı çıkarttı. Sadece onun için bile gidilirmiş gerçekten. Bir ara üçünü de yerde gördük, bir ara öyle bir azdılar ki hangisini izleyeceğimi şaşırdım ki bu duruma pek sık rastlayamıyoruz.
Sadece bir buçuk saat kadar sahnede kalıp kulak zarlarımızı sonuna zorlamalarına rağmen mükemmel bir konserdi. Yetmedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder