Pazar, Şubat 03, 2008

Gizli bir hazine gibi: James (İşte Genç'ten)

www.istegenc.com.tr 'de yayınlanan James yazım;

Gizli bir hazine gibi: James


Bir “James” dinleyicisinin onlar hakkında konuşmaya başladığında söylediği ilk kelimenin "özel" olması yadırganmaması gereken bir durum. Çeyrek asrı aşan müzik kariyerine sahip Manchester'lı grubu cümlelere dökerek "özel" olmalarını tanımlayamayacak olsak da, James kelimesi sonrası akla gelen ilk müzisyenin James Hetfield olmasına engel olabiliriz belki.
1981 kuruluş yılları. Yıllar içinde pek çok üye değişikliğine uğramış olsalar da grubun temel taşları olarak Tim Booth (vokal), Jim Glennie (bas gitar), Adrian Oxaal (gitar), Larry Gott (gitar, klavye), Dave Baynton-Power (davul) ve Saul Davies’i (gitar) sayabiliriz. Tabii ki grubun bestecisi, söz yazarı, dansçısı, aktörü, pek çok şeyi Tim Booth'u biraz kayırmakta fayda var. Olağanüstü sesli İngiliz centilmenini “Morrissey” ve “Scott Walker” gibi seslerle kıyaslarken “Batman Begins” filminde Victor Zsasz rolüyle görüp bu kadar yeteneğin bir arada toplanmasına şaşırmak mümkün. Bütün bunlara rağmen grubu James'in Britanya dışında ne kadar az tanındığı fark edildiğinde ise şaşkınlık kat kat artar.
Yayınladıkları toplam 9 stüdyo albümü mevcut. Müzik kariyerlerinin başında “The Smiths”e rakip olarak gösterildiler ve bununla beraber Morrissey'in de büyük hayranlığını kazandılar. 4. stüdyo albümleri olan "Seven"a kadar new wave-britpop karışımı müzikleri, zamanın diğer Manchester'lı grupları “Stone Roses” ve “Happy Mondeys”in de başarısıyla beraber Manchester'ı müzik başkenti haline getirdi. Bu dönemde plak şirketleriyle yaşadıkları anlaşmazlıklarsa canlarını oldukça sıkıyordu. Böyle önemli bir dönemde Brian Eno'nun prodüktörlüklerine başlaması James için belki de dönüm noktasıydı. 1993 çıkışlı "Laid" ve 1994 çıkışlı "Wah Wah" albümleri yavaş tempolarına rağmen pop ve rock soundlarını mükemmele yakın birleştirdikleri albümler oldu. Hemen arkasından 1997 çıkışlı "Whiplash"de de birçok tarza ulaşmayı başardılar. Örneğin bu albümden "Lost a Friend"in melodik rock soundu, "Greenpiece"in junglevari enerjisi, "Go to the bank"deki disco tınıları, "She is a star" ve "Tomorrow"un britpop esintileri James'in sınıflandırılamayan bir tarz yakalamasını sağladı. Tüm bu denemelere rağmen albümlerinin bütünlüğünün hiçbir zaman kaybolmamış olması onların "özel" olarak adlandırılmalarının temel nedeni hiç şüphesiz. "Millionaires" ve "Pleased to Meet You" albümleri ile de bu başarıyı sürdürdüler. Fakat "Pleased to Meet You" albümü grup için bir son gibi gözüküyordu. 2002 sonunda dağılma kararı aldılar.
Bu ayrılık sonrasında Tim Booth solo albümü "Bone" ile kariyerine devam etti. Ayrıca iki muhteşem müzisyen Angelo Badalementi ve Bernard Butler ile birlikte kaydettiği düet albüm "Booth And The Bad Angel" da Booth'un kariyerinin önemli bir noktası. Ayrıca "Manchester Passion" belgeselinde de rol aldığını belirtmek gerekli.
2006 sonunda ise James'ten bir sürpriz geldi. Resmi internet sitelerinde tekrar konserlere başlayacakları ve birkaç şarkı kaydetmeyi düşündükleri haberi gülümsemek için güzel bir nedendi. 2007 yılı başında da içerisinde 2 yeni şarkı barındıran single "Fresh as a Daisy"i yayınladılar. Dönüş konserlerinin biletleriyse satışa çıktıktan 10 dakika sonra tükendi. Şu günlerde de yeni albümlerinin 2008’de yayınlanacağı konuşuluyor.
İçten, yer yer şaşkınlık verecek derecede yıkıcı sözleri, abartısız, sade ama kıpır kıpır melodileri, dillere destan sahne performansları, bağımsız tarzı, sansasyonsuz kariyeri ve Tim Booth’un muhteşem sesi ile James 26 yıldır oralarda bir yerlerde ve bulunmak için çabalamıyor. Bulanlar ise ne kadar "özel" olduklarının farkında. Son olarak Radarlive festivali kapsamında ülkemizde canlı izleyebildiğimizi de hatırlayıp kendimizi şanslı sayabiliriz.

Hiç yorum yok: