Bir süredir peşinde koştuğum organizasyonu 22 Mayıs Perşembe gecesi gerçekleştirdik. Yoruldum baya.
Planımda ekranda "Live In Chicago" görüntüleri eşliğinde benim djliğimle başlamak vardı ama laptop ve projektör arasındaki bağlantıyı bir türlü sağlayamadığımız için görsel materyalsiz başlamak zorunda kaldık. (En korktuğum şeydi aslında sahnede öyle kalakalmak. Oldu) Evet onu beceremedim.
DÜŞ MACUNU

Sahneye ilk olarak
Düş Macunu'nu temsilen gitarist&vokalist
Sinan Güngören çıktı. Eternal Life ve sürpriz In My Arms çaldı. Sinan'a ilk sırada sahneye çıkma cesaretini gösterdiği için ayrıca çok teşekkür ederim.
ECE DORSAY
Albüm hazırlıklarındaki Ece Dorsay'ın stüdyosundan çıkıp çok sevdiğini bildiğim Jeff Buckley şarkılarını söylemesi hakkaten güzel bişeydi. Biraz da kendi yorumunu ekleyerek gitar+vokal formatına soktuğu Forget Her ve güçlü sesine yakışan Hallelujah söyledi bize. Artık albümünü bekliyoruz. Albümde Yakup Trana'yla çalıştığını da not düşeyim.
NEON
Albüm kayıtlarından alıp getirdiğim bir isim de Neon'u temsilen gitarist&vokalist Özgür Özen'di. Sahneye çıkmadan önce heyecanlı görünmeyen bir tek o vardı. Tek şarkı Lilac Wine çalarak katıldı geceye. Sesinin aslında ne kadar güçlü olduğunu gösterdi.
SEHA CAN
Araştırmalarıma göre (heheh herşeyi araştırdığıma emin olabilirsiniz) gecenin en ilgiyle beklenen ismi
Seha Can'dı. Uzun süredir konser vermiyordu, ben de daha önce ondan sadece 1 canlı şarkı dinleyebilmiştim. Dream Brother, Nightmares By The Sea ve New Year's Prayer söyledi bize. Özellikle New Year's Prayer'da vocal processorle harika bir performans çıkardı. Daha sık sahneye çıkması gerek. Gerçekten harikaydı.
ARS LONGA
Gecenin tek grup halinde performansı
Ars Longa'dan geldi. Onlar da Everybody Here Wants You ve So Real çaldılar. Gerçekten çok iyi çalışmışlar. İlk sound check onlarındı ve çalmaya başladıklarında duyduklarıma inanamadım. Arkadaşlıklarına da güvenerek diyebilirim ki bu kadar iyi beklemiyordum. Harikaydı. Vokalist Sinan'ın sahne öncesi heyecanı da gerçekten çok hoştu (hiç gerek yokmuş ama). Onların işlerine saygılarına bayılıyorum. (fotoğrafa baterist Eray'ı sıkıştıramamışım özür dilerim.)
Gerçekten zor bir iş Jeff Buckley şarkılarını söylemek ve çalmak. Malum, gelmiş geçmiş en iyi seslerden birisi. Ayrıca çoğu zaman açık akorlu gitar kullanırmış, yani nota perdeleriyle pek ilgilenmezmiş. Zor iş. Benim gibi ilk kez canlı performanslar içeren bir organizasyon düzenleyen birine güvenerek, böyle zor bir işe girişme cesareti göstermiş olmaları bile sahnede çalan arkadaşların her birine sonsuz teşekkür etmekten başka bir şey bırakmıyor. Performansların hepsi harikaydı. Koşuşturmacadan sindire sindire izleyemedim. Ona üzülüyorum.
Gece sanırım herkesin umduğundan daha kalabalık oldu. O kalabalıkta koşuştururken ayaklarına bastığım, omuz ve dirsek attığım herkesten özür dilerim. Fotoğraf desteği için Brit Me More ablama,
Bayan Arıza Yasemin Kanat'a ve kahrımı çeken Peyote çalışanlarına da çok teşekkürler.
Elinde fotoğraf, görüntü vs. olan varsa da
serdar.nartop@gmail.com üzerinden bana gönderirse çok sevinicem.
Zor olanı bitirdik. Sıradaki...